Cihan Yıldırım yazdı...

Sonda söyleyeceğimi başta söylemekte fayda görüyorum. İnsan nasıl mekâna ihtiyaç duyuyorsa, mekânlarında ciddi anlamda insanlara ihtiyacı var. İnsanın mekanları yarattığı gibi mekanların insanları yarattığı göz önüne alındığında Eskişehir kendi insanını yaratmak için bir kez daha Eskişehirlilere ihtiyaç duymakta.
Son dönemde dünyada yaşananlar ve ülkenin içinden geçtiği süreç kenti de derinden etkilemekte.
Biz kendi müzmin sorunlarımıza odaklanmaktan bu değişimin kent üstünde nasıl bir etki yaratacağına çok fazla kafa yoramasak da yeni bir Eskişehir yahut yine bir Eskişehir’e ihtiyaç duyacağımız kesin gibi.
Eskişehir’in gürültüsü sessizliğinden kaynaklanıyor.
Çok şey söyleniyormuş gibi gelse de çoğu zaman söylenenlerin kulakların çok da dikkatini çekmediğini söylemek gerekiyor. Bunca hengamenin arasında Eskişehir’in bizden ne istediğini bir türlü duyamıyor dolayısıyla nasıl bir Eskişehir istediğimizi anlatamıyoruz.
Bir araya gelip çevre yolu istemek de elbette Eskişehir yılı için bir anlam ifade ediyor, kentsel dönüşüm gibi müzmin bir sorunumuzla pinpon oynayarak da geçirebiliriz 2026’yı veya hazırlıkları bu çerçevede yapabiliriz.
Ancak, Eskişehir’in sorunlarını ufacık iğne deliğinden geçirmektense koca bir pencereden Eskişehir’e bakmak belki de hepimiz bir diğerinin penceresinden bakarak çözümlerin daha rahat yol alabileceği bir yöntem bulabiliriz.
Mevzu burada bana kalırsa, Eskişehir Yılı’nda neler istediğimizden çok daha önemli olan nasıl isteyeceğimiz. Kent uzlaşısı gibi tılsımını yitiren sözler değil, kastettiğim, öncelikle bu korkunç sessizliğin yarattığı gürültüden arınmalıyız.
2025’i gerçekten konuşmak ve mümkünse birbirimizi duymak için ayırmalıyız.
2026’ya bu şekilde hazırlanmalıyız.
Sonrası mı?
Müzmin sorunları ağızlara sakız etmekten daha ziyade bir kent ve kentli felsefesi oluşturmalıyız. 
Zannediyorum Başkan Ünlüce’nin de muradı budur. 
Olur mu? Katkı sunarak bekleyeceğiz.