Cihan Yıldırım yazdı...

AK Parti Milletvekili Prof. Dr. Ayşen Gürcan’ı, Muharrem Esen ve Soner Yüksel ile Kanal 26’da ağırladık. Ayşen Hoca ile yayın öncesi ve sonrası üç saat geçirdik. Bu yazıda o üç saate dair gözlemlerimi paylaşacağım.
En başında Ayşen Hoca ile ilgili en güzel tanımı yapan Soner Uçak’ın kulaklarını çınlatalım. Uçak, yemin töreni günü Meclis bahçesinde çay içtiğimiz Hoca için “Anne vekil diyorlar… Evet, anne şefkati var ama anne terliği de hemen yanı başında” demişti.
Ayşen Hoca, yayında kendisi için ‘memur vekil’ benzetmesi de yaptı. Bürokrasiden geldiği için… Bu arada siyasetçi-bürokrat çizgisine de çok dikkat ettiğini belirtti. Masanın her iki tarafında da olmuş biri olarak…
Üç saat içinde en çok dikkatimi çeken şey Ayşen Hoca’nın tahminlerimin ötesinde ‘Eskişehirli’ olması… 1982’de gelip yaklaşık 25 yıl bulunduğu, çocuklarının ve torunlarının yaşadığı Eskişehir için “Beni ben yapan şehir’ diyor. Anadolu Üniversitesi günlerinden Yenikent’teki evine giden ‘kırmızı çamurlu’ yollara kadar…
“Hoca’yı nasıl buldun” diye sorulacak olursa ‘huzurlu’ diye cevap verirdim. Akademisyenlik, genel müdürlük, bakanlık, okul müdürlüğü yapmış… Üç çocuk büyütmüş… Pek çok şeyi kendi başarmış ve aşmış biri olarak…
Zorluğu da, zirveyi de görmüş insanlara özgü havasını hemen hissediyorsunuz.
Hoca’nın dinleme ve istişareye ne kadar önem verdiğini de gördüm. İki mesele oldu, ikisinde de ‘siz bi istişare edin’ dedi. Ve bunu iki üç kere dedi… Dinleme konusunda tam bir usta… Birsen Kebap’taki 20 kişilik masada en az konuşan oydu!
Birinin telefonunu kaydedeceği zaman kendi kaydediyor.
Masadakilerin ‘rahat tavırları’ da Ayşen Hoca hakkında bilgi veriyor. Anne vekil kısmına bol bol şahitlik ettik…
Partinin altıncı katında odası bulunan Hoca, ‘herkesi bekliyorum’ derken bunu siyaseten söylemiyordu. Halk Günü kapsamında her kesimden ziyaretçisi olduğunu biliyoruz.
Gelecek olanlara da “İşinizi, derdinizi çözerim demiyorum. Kimseye torpil yapmam. Hakkınızın yenilmesine engel olurum. Gerekli bilgiyi alırım, görüşmeleri yaparım olmayacak bir şeyse hemen orada olmayacağını söylerim” diyor.
Seçim süreci başta olmak üzere Ayşen Gürcan’ın özeleştiri konusunda rahat, samimi ve açıksözlü olduğunu gördüm.
Bu dönem İktidar Partisi’nde en dikkat çeken şeylerden biri de vekiller arasındaki uyum! Hoca’ya bunu söylediğimde “Ara sıra tartışma, görüş ayrılığı oluyor. Sizin haberiniz yok” dedi gülerek…
Fatih Dönmez’den “Fatih Bakanım”, Nebi Hatipoğlu’ndan ‘Nebi Bey’ diye bahsediyor. Yerel seçim konuştuğumuz sohbette Nebi Bey’den gelecek adına çok umutlu olduğunu gördüm. Türkiye’nin iyi bir siyasetçi kazandığını düşünüyor.
Kendisinin ve çocuklarının hayvan sevgisinden bahsetti… Haftaya sanırım sokak hayvanları ile düzenleme görüşülecek… Bu noktada Soner Yüksel ile sohbeti oldu. Sonra da “Sizi Ankara’da bi dinleyelem” dedi. Bu konuda biri dinlenecekse o kişi elbette Soner Yüksel’dir. Ayşen Hoca da bunu kısa sürede fark etti.
Yemek faslına Gürhan Albayrak da eşlik etti… Vekil - il başkanı değil abla-kardeş ilişkisi gördüm.
Ayşen Hoca, siparişini alan garsona “Siz bunu çok güzel yapıyorsunuz” diye eklemesi ‘iletişim hocası’ olduğunu gösterdi. Kanaldan lokantaya geçerken ‘Bir iki kişi bizim arabaya gelebilir’ deyip herkesin bindiğini görünce hareket etti.
Yayından sonra bir arkadaşım 2015 yılında Bakanlık yaptığı sırada verdiği ‘börek yapmayı bilmem’ başlıklı röportajını attı…
Ayşen Hoca ile ‘ev sohbeti’ de oldu… Arkadaşlarının ‘Üç çocuğun var Ayşen’ ısrarı üzerine Otogar arkasındaki TOKİ konutlarına müracaat etmiş. Yıl 2005… Kurada çıkmamış… Çok da üzülmemiş!
Şu an kirada oturuyor. Başka bir kentte de evi yok. Hayatı ‘ev alacak’ kadar uzun görmüyor sanırım! Bankayla, faizle de uğraşmak istemiyor. Ve halinden memnun… Ankara’da olduğu zaman misafirhanede kalıyor.
Sosyal medyadan pek hazzetmediğini de anladım. Ya da atılan bazı tweet’lerden… 
Ayşen Hoca ile üç saatten aklımda kalanlar böyle…