Kar yağışından kaynaklanan şikayetlerin ve sorunların medyada yeterince dile getirilmesinin ardından, bana da kar yağışlarından duyulması gereken memnuniyeti dile getirmek düştü…
Ocak ayının son günlerinde ülkemizin büyük bölümü yoğun bir kar yağışı yaşadı. Kentimizde kısmen bu durumdan etkilendi…
Doğal ve meteorolojik bir olay olan kar yağışı, insan icadı kentleri ve yolları dikkate alarak yağmıyor, maalesef…
Yaşam koşullarımızı birkaç gün ya da hafta boyunca güçleştirse de, yılın büyük bir bölümünde doğanın ve insanların yaşamları için elzemdir, kar yağışları…
Bu yüzden, kar yağışlarının ani olarak yaşanması ile yaşadığımız sıkıntılar, kar yağmaması nedeniyle yılın büyük bir bölümünde yaşayacağımız sıkıntılardan daha büyük değildir…
Zira, bu satırlardan küresel ısınma ve iklim değişikliğinin yarattığı, özellikle kuraklık risklerini, sizlerle defalarca paylaşmıştım…
Bu yüzden, bulutlardan süzülen küçücük bir kar tanesinin gezegenimizde yarattığı mucizevi etkileri göz ardı edemeyiz…
Bakın, Meteoroloji ve Afet Yönetimi Profesörü Mikdat Kadıoğlu karla ilgili şu ilginç bilgileri veriyor;
“…Her kış mevsiminde gökten dünya yüzeyine bir septilyon (1,000,000,000,000,000,000,000,000) kar kristali düşer ve her bir kar kristali de yaklaşık bir milyon damlacıktan oluşmaktadır…”
“…Bizler karı beyaz ya da mavi olarak görsek de aslında renksizdir. Kar taneleri genellikle dört santimden küçük boyutlara sahip olup havada en yüksek hıza eriştikten sonra rüzgarsız bir ortamda bir birlerine çarpmadan aynı yönde ve aynı hızla düşmeye devam ederler…”.
Karın havada bir birlerine çarpmadan aynı yönde ve aynı hızla düşme özelliği, bana, “Ne güzel de anlatır; birbirine zarar vermeden de yol almanın mümkün olabileceğini, kar taneleri...” sözünü hatırlattı… Bizler için anlamlı bir mesaj…
Şimdi, kar yağışının insanlar ve doğadaki diğer canlılar üzerine olan yaşamsal faydalarını burada sayarak zamanınızı almak istemiyorum…
Geldiğimiz noktada, yaşanan iklim değişikliğine bağlı olarak mevsimsel kar yağışları artık her zaman beklentilerimize uygun gerçekleşmiyor.
Bu kapsamda, esas düşünmemiz gereken, iklim değişikliği nedeniyle kar ve yağmur yağışlarının niteliği ve miktarının azalması nedeniyle gelecek yıllarda yaşayabileceğimiz sorunlardır.
Çünkü uzmanlara göre iklim değişikliği kışları ortadan kaldırmıyor, fakat kışların etkisini azaltıyor.
Böylece, kış aylarının eskiye nazaran genellikle daha ılık geçmesi (bu yıl yaşanan soğuklar bizi yanıltmasın) ve buna bağlı olarak kar yağışlarının miktarı ve karın yerde kaldığı gün sayısı giderek azalıyor. Yani, mevsimsel sıcaklıklar artık daha erken yükselip, karları eritme noktasına daha erken ulaşıyor…
Bu durum, karın yağsa bile, her yıl olması gerekenden biraz daha erken ve hızlı eriye bileceğine işaret ediyor.
Bence, kar yağışının yerleşim yerlerinde yarattığı etkiyle mücadele etmek ya da bu duruma bir süre katlanmak, kar yağışının olmamasıyla yaşayacağımız sorunlarla mücadele etmekten çok daha kolaydır.
Tüm bu bilgiler göz önüne alındığında; medyanın, yaşanan küresel ısınma nedeniyle giderek değeri artan kar yağışlarına “sadece” yarattığı olumsuz koşullar üzerinden haber değeri yüklemelerini doğru bulmuyorum.
Verilen haberlerin, kar yağışlarının önemini ve yağışların insan kaynaklı iklim değişikliğinden etkilenmemesi için tüm toplumun farkındalıklarını artıracak ve mücadeleye destek verecek nitelikte de olmasını diliyorum.