Müjdemi isterim. Dışarıda kahvaltı etmeyi sevmeyen ben bile bayıldım bu işletmeye. Eskişehir’den yola çıktınız, Bozüyük’ den Bursa istikametine dönünce birkaç km ileride solda Serhat Alabalık-Sofra tabelalarını göreceksiniz. İstanbul’a gidenler de maksimum beş dakika kaybetmeyi göze alarak soluğu burada almalı. Doğanın koynunda, lezzetler nefis. Vay Sapancaymış, vay Maşukiyeymiş, boşverin, beni dinleyin. Eskişehir’den yola çıkıp yirmi dakika sonra kendinizi farklı bir dünyada buluyorsunuz. Cittaslow hesabı. Tam yarım günümüzü ailecek burada geçirdik. Açık alanlar, kapalı alan, çıtır çıtır yanan şömine. Vay ki vay. İşletme pırıl pırıl, işletmeciler becerikli, sıcakkanlı, her yere koşturuyorlar. Tatlar zaten bu işin olmazsa olmazı. Serpme kahvaltı tam kıvamında. Sunulanlar kalite. Eskiden evlerde akıtma yapılırdı. Çocukluğumun akıtmasını bulduğum için çocukluğuma döndüm. Ya o pişilere ne demeli. Aman Allah’ım. Çaylaaarrrr. Demli, tavşankanı ve sıcacık. İşletmecinin Turizm otelcilik mezunu olduğu nasılda belli. Resmen eli değmiş mekana. Doğanın ortasında şıklık ile country birbirine geçmiş. Sunum malzemeleri özenle seçilmiş. Hepsi aynı zamanda hijyenik. Yıllardır bıkmıştık salaşlık adı altında pis mekanlardan. İyi ki varsın Sofra. Bir dahaki sefere daha geç saatte gelip dillere destan saç kavurma ve alabalık çeşitlerinizi deneyimleyeceğim.

 

Afiyetle kalın efendim..