“Dev bir üslup sorunu ve hadsizlik var. Dünya sadece konuşmayı öğrenmiş ama nasıl konuşacağını öğrenememiş insanlarla dolu..”
İnternette rast geldiğim harika bir yazıyla başlamak istedim. Sanki bu duruma en güzel söylenecek söz olmuş.. Neyse
Hatipoğlu’nun Yılmaz Büyükerşen’e dair nezaketsiz söylemleri devam ediyor. HATİPOĞLU, Parti örgütünü de bir şekilde bu tartışmaların içerisine çekmeyi başardı. Bu durumdan beslenenlerin sayısı gittikçe artmaya başladı. Oturduğu yerden veya sosyal medyadan yazılar yazılmaya devam ediyor. İYİ Parti’de sadece bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda insanlar yazılar yazıyor. Birtakım cevaplar vermeye çalışıyor. Bu kişilerin dışında olan partililer ise siyasetin yirmi dört saat içerisinde alınan kararlarla değişebileceğini bildikleri için temkinli hareket ediyorlar. En azından üsluplarını koruyorlar.
· Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi ABD’nda doktorasını gerçekleştiren Dr. Yusuf Acar’ın ‘ Siyasi Öznelerde İdeolojik Körlüğün Etkisi’ başlıklı Doktora tezinde bahsettiği ‘negatif partizanlık’, Hatipoğlu’nun bu aralar yaptığını bizlere yansıtıyor.
Bakalım Hatipoğlu’nun şu an içinde bulunduğu negatif partizanlık neymiş..
‘Siyasi eğilimi oluşturan dürtünün kendi partisine bağlılık ya da sevgiden çok rakip partilere olan nefret üzerinden kurulması olarak tanımlanan “Negatif Partizanlık” (Abramowitz, Webster, 2016, 14-15) bireylerin takipçisi oldukları ideolojik ve siyasal beklentilerin azalmasına neden olmaktadır. Ötekileri yenmek kişilerin oy verdikleri partilerin vaat ettikleri politik, sosyal ve ekonomik programların yerine getirilip getirilmediğinin önüne geçerken, partilerin başarısızlıklarını kabul etmede körleşme yaratmaya başlamaktadır.
Bu tür durumlarda oy verilen partiye karşı duyulan hoşnutsuzluk tamamen rakip partilere yöneltilerek “ötekilerin” kötü, beceriksiz, hain vb. etiketlemelerle tanımlanmasını da beraberinde getirerek verilen oy/oylar vicdanlarda meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır. Siyasi kutuplaşmanın son tepe noktasına geldiği ülkelerde tüm siyasal alan “biz ve onlar” olarak bölündüğünde kazanma ve üstün olma dürtüleri gerçeği bilmeye olan ihtiyacı tamamen ortadan kaldırmaktadır. Onun yerini hakikat almaktadır. Böyle durumlarda ise Horkheimer’in ifade ettiği gibi akıl kavramı ne kadar güçten düşerse, ideolojik manipülasyona, hatta en kaba yalanların yayılmasına o kadar elverişli hale gelmektedir. (Horkheimer, 2010, 70).’
‘“NEGATİF PARTİZANLIK” (Abramowitz, Webster, 2016, 14-15) kavramı politik dürtünün desteklediği ya da sevdiği parti ya da liderden çok sevmediği gruplar, partiler ve liderler üzerinden harekete geçmesini açıklamaktadır.’
Uluslararası çalışmalar, negatif partizanlığın halkın demokrasiye olan memnuniyetini zayıflattığını ve demokratik istikrarı tehdit ettiğini göstermektedir.
Hatipoğlu’nun ve ekibinin planlı olarak şehirde yarattığı algı negatif partizanlık’ın göstergesi. Bence bunu daha fazla sürdürmemeleri gerektiğini birilerinin, danışmanlarına söylemesi lazım; çünkü bunun hem kendi içlerindeki parti demokrasisine ve aynı zamanda halkın oy verdiği bir belediye başkanının demokratik seçilme durumuna zarar vereceği gündeme gelecektir. Bu durumda da yaratılan algı terse dönecek ve bu sefer onlara zarar verecek. Siyaset bilimcilerinin özellikle vurguladığı durum bu şekilde.
Gelelim meşhur yemeğe.
İYİ PARTİ üyesi olsun olmasın bir grup Belediye Başkanını yemeğe davet etmiş ve bu yemek gerçekleşmiş. Neden bundan rahatsız oluyorsunuz ki? Herkes, herkesi yemeğe davet edebilir.
“Yok İYİ PARTİ’yle alakası yok”
“Üye değiller zaten”
Parti kimliğini yansıtmıyorlar” falan falan…
Yemeğe katılanların çoğunun İYİ partili olup olmadığına dair EDİZGİL’in yaptığı açıklama bir il başkanına yakışan bir açıklama değil maalesef.. Sayın Başkan kendi partisinin kurumsal açıklamasını yapmış, başka kişilerin yaptıkları neden onu ilgilendiriyor. Nebi Bey, onu da kendisine çekmeyi başarmış durumda. Belki de daha önceden aday olduğu Oodunpazarı sevgisi depreşmiş olabilir.
Negatif partizanlığın getirdiği çelişki.
Şehre sanki duyarlıymış gibi davranmak da Negatif Partizanlığın bir göstergesi… Şehir için yanıp tutuştuğunu söyleyen insanlara şunları soralım…
- Alpu’ya Zehir Santrali yapılmak istendiğinde siz neredeydiniz?
- Sevinç’te yapılmak istenen Kömürlü Maden ocağına ilişkin halkın bilgilendirilmesi toplantısında siz hangi ihalenin peşinde koşuyordunuz?
- Sivrihisar’ın Kaymaz Mahallesi’ne yapılmak istenen Siyanürlü atık havuzunun mücadelesinde sizi neden sahada, mücadele ederken göremedik?
- 2019 Yerel Seçimlerinde İYİ Parti Odunpazarı’nda aday çıkardığında neredeydiniz? O zaman İYİ Parti’li değil miydiniz?
Oluşturulan suni makamlarla HODRİ MEYDAN demek kolay…
Hadi bu soruların cevaplarını alalım. O zaman kartlar yeniden dağıtılsın…