Yılmaz Büyükerşen’in Anadolu Üniversitesi’nde başlattığı açıköğretimi biliyorsunuz. Son yıllarda birkaç şehirde, üniversitede daha uygulanmaya başladı.
Fırsat eşitliği adına büyük bir hizmetti. Yılmaz Hoca’nın vizyonunu ve açıköğretimin faziletlerini başka bir yazıya bırakalım.
Biz bugün Ahmet Ataç’ın başarıyla uyguladığı, örnek olan beldeevleri projesine bakalım. Pek çok hayatı değiştiren, pek çoklarını üretime dahil eden Tepebaşı Belediyesi beldeevleri…
Tepebaşı Belediyesi’nin ilk beldeevi 11 Kasım 2001’de Fevzi Çakmak’ta açıldı. Bugün sayısı 25’e ulaştı. Tepebaşı’nın açıkeğitimi AÜ’nün açıköğretimi gibi çalıştı.
En başta fırsat eşitliği sundu.
25 beldeevinin yanı sıra sekiz deneyimli kafe, mutfak atölyesi ve Zafer Spor Merkezi’nde olmak üzere 35 noktada eğitim ve kurslar devam ediyor.
Söz konusu kurslar 30 farklı branşta düzenleniyor. Tepebaşı Belediyesi’nin çocuklar ve gençler için yaptıkları malum… Belediye bununla yetinmeyip beldeevleri aracılığıyla yetişkinlerin eğitimine de el attı.
Ahşap boyama, amigurumi, aşçılık, bağlama, dantel anglez, ev mefruşatı, giyim, iğne oyası, İngilizce, kağıt takı yapımı, kara kalem çalışması…
Keçe aksesuarları yapımı, makrome, örgü, pilates, seramik, tecvidli Kur’an okuma ve yağlı boya resim branşları yer alıyor.
Hepsi ücretsiz… Hepsi evlere lakın… İsteyen istediği eğitimi alıyor. Kimi hobi amaçlı, kimi kazanca dönüştürmek istiyor.
Tepebaşı’nın beldeevleri bir yönüyle Köy Enstitüleri’ni andırıyor. Bu nedenle beldeevleri için Kent Enstitüleri de denebilir…
İsmi de çok önemli değil. Önemli olan şu; binlerce kadının hayatına dokunması, iyi vakit geçirmelerini sağlaması, onlara yetenek kazandırması…
2001 yılında başlayan Tepebaşı’nın Açıkeğitimi mahallelerin ayrılmaz parçası haline geldi.