Emine Girgin yazdı...

Cumartesi günü sevgili arkadaşım Gökhan Kopuz’un youtube üzerinden yayınladıkları “Seko ile Daha Neler Neler “ isimli programlarına katıldım. Sunucu Serkan Tunç’un enerjisi ve ekip arkadaşlarıyla uyumu mükemmeldi. Ekrana alışık olmasaydım da herhalde onların samimi ortamlarından dolayı ekstra bir rahat girerdim yayına. Çekimde emeği geçen Emir ve Emre’ye bir teşekkür etmek istedim.

Serkan’la yeni tanıştık ama onu yılladır tanıyormuşum gibi hissettim. O iyi bir araştırmacı bence. Gözlem yeteneği kuvvetli olduğu gibi son derece espri yeteneği  de güçlü. Ehh uzun zamandır program yapanlara da taş çıkartır valla. Profesyonelliği ve kendine has tarzıyla benden on puanı kaptı. Çünkü çoğu kişi program yaparken genellikle taklit yapıyor. Onun özünü yansıtıyor olması hoşuma gitti.

Tabi bu bir eğlence amaçlı çektiğimiz program. Adından da bahsettiği gibi “daha neler neler” konuşulan bir program...

Aşklar, kaoslar, entrikalar,aldatmalar, yalanlar…

Laf aramızda çoğu insanın dürüst cevap verdiğini düşünmüyorum ama ben fazla şeffaftım. Geçmişi geleceği her şeyi masaya yatırdık. Konu aşka geldi. Ee kelin ilacı olsa kendine sürerdi tabi. Aşk yazarı olup aşk hayatımın olmaması da ayrı bir konu. Senin gibi bir kadının neden ilişkisi yok nerde hata yapıyorsun? Diye sordu Serkan haklı olarak.

Ah bir bilseniz hatalar kraliçesi olduğumu..

Şaka şaka. Tek hatam her şeyin fazlasını yaşatmam..

Doz ayarlama konusunda sıkıntı yaşıyorum ben. Birini kalbim kabul mü etti? Tamam hemen çok değer verip onu hayatımın merkezi haline getiriyorum. Çok sevdiğim ve vazgeçilmezim olduğunu hissettirdiğim anda noluyor? Hoopp ilk vazgeçilen ben oluyorum.

Fazla fedakarlık fazla vefasızlık getirir. Bunu kulağıma küpe yapmayı 30 lu yaşlarımda öğrendim. Yani akıllandım diyelim.

Soruya dönecek olursam aslında biri var kalbime iyi gelen ama bu bir ilişki değil.  Adını veremeyeceğime göre ona başka türlü hitap etmem gerekecek.

Sex and the City dizisini izlediyseniz beni çok iyi anlarsınız.İkonik karakteri Mr Big geldi aklıma. Çünkü geçenlerde bir firma sahibi “Emine köşe yazılarını okuyorum ve senin yazı tarzını Sex And The City deki Yazar kadının yazılarına benzettim” dedi.Evet o dizide benim gibi böyle  bir dergide yazılar yazan yazar Carrie var.  İzlemeyenler varsa diye hemen bir açıklamak istedim.  Carrie ona Mr. Big diyor. Hem Carrie’nin hemde Mr. Big’in hayatına kim girerse girsin gerçek ve vazgeçilmez aşk olarak birbirlerine dönüyorlar. Carrie’nin defalarca hayal kırıklığına uğramasına rağmen Mr. Big’e karşı koyamaması ve bizim bu ilişkiyi desteklememiz belki de Mr. Big’i sevdiğimiz için değil, bize kendi ilişkilerimizden bir parça hatırlattığı içindir. Zaten şöyle bir düşünürsek hangimizin hayatında Mr. Big olmadı ki?

Mr. Big, büyük, karizmatik ve güçlü…

Ama biraz da hayal kırıklığı. Biliyorsunuz defalarca yarı yolda bıraktı Carrie’yi.

O yüzden şuan benim Mr. Big’im o. Onunda doğuştan Mr. Big havası var.

Aklıma gelmişken bir ara şu “çıkma teklifleri geri gelsin” kampanyasını başlatacağım tekrar valla.Bir kaleme alayım o konuyu da. Hepimiz neyin içinde olduğumuzu bilelim bir bence.

Evet Bay Big, muhtemelen bu halinden çok memnun. Çevresi her ne kadar kalabalık olsa da birini istemiyormuş gibi havası var. İstese de belki o ben değilim buda bir seçenek hiç bu konuları masaya yatırmadık ama zaten o benimle olsun diye de demiyorum bunları. Hem bana çok saygılı. Herkesleştirmiyor bu önemli bir detay.  Hem ben de ilişkiye hazır mıyım onu da bilmiyorum. Sadece varlığı kalbime iyi geliyor ve ona inanılmaz saygı duyuyorum hepsi bu.. Ağzı yanan insanlar yoğurdu üfleyerek yermiş.  Bizimki de o hesap herhalde. Tuhaf bir çekim var.Sanki görünmeyen bir iple bağlıymışız gibi hissettirmesi de güzel bir şey. Bunu tabi bu kadar detaylı anlatamasam da programda aklıma gelmişken yazmak istedim.

Programda bir de en beğendiğim,” yazılarında kendi ilişkilerini mi yazıyorsun yoksa etrafındaki insanların yaşadıklarını mı?”sorusu oldu. Benim üzüntülerimi avantaja çevirmek gibi bir yeteneğim var. Biri benim kalbimi mi kırdı hemen açarım laptopu yazarım bir şeyler. Hissettiklerim kötü olsa da o hisleri kelimelere dökmek tarif edilemez güzellikte inanınki.  Hem kendi yaşadıklarımdan hem de etrafımdaki insanların anlattıkları ve gözlemlediklerimi makalelerime taşımaktan mutluluk duyuyorum.  Herkesin bir hikayesi var. Kimisi dile getiriyor kimisi kendine bile itiraf edemiyor. Bense iyi bir gözlem yaparak onların dile getiremediklerini köşe yazılarıma taşıyorum işte..

Tıpkı konuk olduğum bir programdan bir sürü konu çıkarmam gibi. Kalbime işleyen herkes ve her şeyi bu makalelerimde okuyabilirsiniz..

Evet sevgili okuyucularım;

“Ee Emine. Mr. Big’le ne olacak peki?” diye soracağınızı biliyorum. Bay Big ve ben ne oluruz bilemem ama ne olmayacağımızı en azından şimdilik biliyorum.

Bu hafta kalbime işleyenler, kalbime iyi gelenler bu kadar.

Sevgilerimle..