Yılmaz Erdoğan, bir röportajında şöyle demişti: Hakkari’den İstanbul’a gelmek, İstanbul’dan New York’a gitmekten daha zor…
Başlangıçlar, ilk adımlar her zaman zordur.
Fettah Tamince’yi Eskişehir’de dinlemiştim… Başarı hikayesini anlatınca kendisine “Patron iyi güzel anlatıyorsun. Harika işler yapmışsın… Hikâye nasıl başladı, bize onu anlat” diye sorulmuştu.
Tamince gülerek “İlk bir milyon doları sormayacaksan gerisini anlatayım” demişti…
İlk bir milyon dolar önemli! Gerisi daha kolay…
Bu kadar örnekten sonra asıl anlatmak istediğime geleyim. Türkiye önemli bir seçime gidiyor. CHP’nin öncülük ettiği Millet İttifakı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Eskişehir’e geldi.
Yanında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da vardı.
Her ikisi de “Yılmaz Hoca övgüsüyle” konuşmaya başladı.
Samimi övgülerdi… Hoca’nın kentine gelmişiz, iki cümleyle adamın gönlünü alalım türünden bir övgüler değildi.
Yavaş, 99 yılına gitti… Ve “Yılmaz Hoca bizim ustamız” dedi.
Kılıçdaroğlu ise her zaman ki gibi Ankara ve Bursa örneklerini vererek, Hoca’ya teşekkür etti.
Türkiye’de 14 Mayıs’ta bir değişim olacaksa bunda Yılmaz Hoca’nın payı olacağını düşünenlerdenim. Hoca, “CHP’li belediyeler iş yapmaz, yapamaz” algısını yıktı.
Hoca, “Muhalefet belediye başkanı ne yapabilir ki” türünden soruları geçersiz kıldı.
Geçmişte, sosyal demokratların yüz akı belediye başkanları olmuş… Ama biraz pek hatırlanmıyor! Hoca ise en canlı kanlı örnekti.
Meşhur tabirle bozkırın ortasındaki Eskişehir’i, marka kent haline getirdi. Hoca’nın yapıp ettikleri çok… Hepsini yazamayız, zaten bu yazının konusu da değil…
CHP, Hoca’nın Eskişehir’ini her yerde örnek gösterdi. CHP, buradan güç aldı.
Ankara ve İstanbul gibi kentlerin kazanılmasında elbette çok etken var. O etkenler arasına Hoca’yı da yazmalıyız.
Hoca, algıları yıkmıştır…
Hoca, gelmiş geçmiş en güçlü iktidara karşı bunu başarmıştır.
Bakanlar, genel başkan yardımcıları, vekiller, medya… Hepsine karşı ‘savaşmış’ ve günün sonunda kazanmıştır.
Birkaç ay önce Alman gazeteci Hoca ile röportaj yaptı. Hoca için “Eskişehir’i, Erdoğan’a teslim etmeyen adam” dedi. Yine aynı yazıda “Bir Anadolu şehri Erdoğan’a meydan okuyor” denildi.
Hoca, sıfırı bir yapmıştır.
Eksiğiyle, kusuruyla, günahıyla sevabıyla sıfırı bir yapmıştır.
Ve bu çok kıymetlidir.
Hoca’nın aslında ne yaptığı, neyi başardığı yarım saat içinde, seçim ortamındaki ‘telaşla’ yazılan bir köşe yazısıyla izah edilemez! İleride çok daha detaylı incelenecektir. Yıllar sonra ‘büyük resme’ bakacağız ve Hoca’nın neler yaptığını daha iyi anlayacağız.
Hoca’nın “park, müze, tramvay, heykel” yapmadığını anlayacağız.
Biri bana “Hoca ne yaptı” diye sorarsa ben “Hoca, sıfırı bir yaptı” diyeceğim.