Gerçeklerin kimseye ders vermek gibi bir amacı yoktur. Dur şunun canını yakayım diye iğnelemez, ya da bağırda hançer, sırtta bıçak olmaz. En fazla bir duvar olarak görebiliriz gerçekleri, görmediğiniz sürece başınızı vuracağınız…
Son dönemde nedense CHP, Eskişehir’de ısrarla bu gerçekleri görmezden geliyor.
Haliyle duvara doğru hızla ilerliyor. Genel kurul sonrasında oluşan atmosferin sisli havasında yol bulmaya çalışıyor. Hazır yolları berhava ederek üstelik.
*
AK Parti’nin Yılmaz Büyükerşen gibi bir adayı olması halinde kamuoyuna tartıştırır mıydı? Yani girdiği her seçimi kazanan, kazandığı yetmediği gibi kazandıran bir isimden söz ediyoruz. Sadece ve sadece kazanmak ya da kaybetmek penceresinden bakıldığında AK Parti’nin böyle bir işe girişeceğini söylemek çok zor.
*
Peki; bir şehrin marka olmasında en çok paya sahip olan bir insanı, hangi parti tartıştırır sizce?
Yılmaz Hoca’nın karşısına, yaptığı işlerle, ortaya koyduğu yönetim şekliyle “o olmasın ben olayım” deme cesareti göstermediği bir ortamda CHP’li olsaydınız hangi korkağın şehri yönetmesini isterdiniz?
Bu arada Garip Yıldırım’ı tenzih ediyorum. Ancak onunda adaylık başvurusunda bulunurken ayaklarının yere bastığını söylemek oldukça zor.
Dedim ya CHP, Eskişehir özelinde hiç olmayacak şeylere imza attı.
Bana kalırsa CHP’nin yekten adaylığını açıklaması gereken isim Büyükerşen’di.
Ancak CHP Genel Merkezi beş şehrin adaylarını açıklamakla yetindi.
Üstelik Genel Kurulda CHP’ye, demokrasi geleceğine, bundan sonra milletvekilleri ve belediye başkan adaylarının üyeler tarafından seçileceğinin söylenmesine rağmen.
Yukarda da belirttiğim üzere; Yılmaz Büyükerşen, CHP açısından konjonktürel olarak en gerçekçi, seçim sonuçları itibarı ile en rasyonel isim olarak düşünülüyordu CHP’liler tarafından.
Geldiğimiz noktada ise iş Büyükerşen’in aday yapılıp yapılmayacağına kadar geldi.
Bu oldukça garip bir durum değil mi?
*
Bu saatten sonra Yılmaz Büyükerşen’in tekrar eğitimci kimliğine bürünüp bazı dersler vermesinin vakti geldi de geçiyor.
İlk dersini parti içi demokrasi olarak vermeli.
Ve demeli ki “çocuklar parti üyeleri ile ön seçim yapalım.”
Yılmaz Hoca bunu derken, kendisi ile birlikte şayet bulabilirse rakiplerini de ön seçime davet etmeli ve hepsini cesaretlendirmeli.
Böylece hem CHP Genel Başkanına sözünü yedirmemiş olur, hem de CHP’nin bundan sonraki dönemleri için ön açmış olur.
Yılmaz Büyükerşen, CHP’ye rağmen CHP’yi duvara toslamaktan kurtarmak istiyorsa, bir kez daha öğretmeli…