Brakial pleksus yaralanmaları, doğum travması nedeniyle ortaya çıkan, boyun omurlarının arasından çıkıp, kol ve elin her türlü hareket ve hissetmesinden sorumlu sinirlerin (C8-T1) yaralanmasıdır. Genel olarak nadir, tahmin edilemeyen ve engellenemeyen olarak tanımlanır .

  Kolun pasif hareket sınırlarının sinir hasarına bağlı olarak artmasına rağmen, aktif olarak kolu yana açamama, dirseği bükerek eli ağıza götürememe veya cisimleri tutamama bu yaralanmanın başlıca bulgularıdır.

  

Risk Faktörleri

 Doğumsal brakial pleksus dediğimiz zaman özellikle çok kilolu bebeklerde,

Zor ve uzamış doğum,

Doğumda yardımcı aletlerin( forceps, vakum gibi) kullanılması,

 4000 gr üzerinde doğum ağırlığı, Omuz gelişi, annede yapısal darlık,

Makat geliş,

 Annenin 20 yaşından küçük ve 35 yaşından büyük olması,

Annenin şeker hastası olması,

Evde doğum yapılması gibi nedenler bu yaralanmalar için risk faktörleridir.Çocuğun doğum sırasında omzunun takılması sonucu kolunun çekilmesi, zorlanması durumlarında, böyle riskli ortamlardan sonra bu kola gelen ana sinir kökü zedelenir. 

 Bu kopuk şeklinde olabilir, uzama-kopma şeklinde olabilir. Çeşitli klinik şekillerde sonuç veren şekilde yer alır. Biz bunlara brakial pleksus lezyonları diyoruz. Bu şiddetlerine göre hafif-orta-ağır olmak üzere ayrıldığı gibi, belirli anatomik alanlardaki hasara bağlı olarak çeşitli klinik tablolar şekilnde görülür. Bir bebek eğer doğduktan sonra elini veya kolunu oynatamıyorsa mutlaka brakial pleksus zedelenmesi ihtimali üzerinde durulmalı, bu konu araştırılmalıdır. 

Brakialpleksus yaralanması tipleri:

Erb-Duchenne tipi: Omuz çevresi paralizisi mevcuttur. C5, C6 tutulumu görülür.Mesela Erb-Duchenne dediğimiz klinik tabloda, yine brakial pleksus zedelenmesine bağlı olarak el fonksiyonları normaldir, dirsek fonksiyonları normaldir ancak omuzdadır sorun. Burada c5-c6 dediğimiz belli kablolarda hasar vardır, sinir kablolarında. Çocuk, kolunu omzundan yukarıya kaldıramaz ve elini ensesine götüremez.

Genellikle erb-duchenne tipinde çocukların kolları ‘bahşiş isteyen garson’ postüründedir.

2. Tam paralizi: Tüm brakialpleksus tutulumu söz konusudur. İleride karışık tip dediğimiz durumlarda ise klinik olarak en ağır tablodur. Elde, kolda ve omuzda total fonksiyon kaybı vardır ve duyu kabı vardır. Bu daha çok ciddi bir klinik tabloyu oluşturmaktadır.

3. Klumpke tipi: C8, T1 tutulumu vardır. Hornersendromu (Miyosis, ptosis, enoftalmus) görülebilir. Nadirdir. Klumpke dediğimiz yine bir grubu oluşturuyor. Burada ellerde fonksiyon problemleri vardır, hareketleri bozulmuştur. İlave olarak yine bu sinir yağlanması sırasında servikal sempatik zincir zedelenmişse aynı taraf gözünde de bazı bulgular ortaya çıkar, biz buna Horner sendromu denir.Bu durumda tablo daha da ağırdır.

 

 Klinik belirtiler: Doğum sonrası üst ekstremite dirsek ekstansiyonda, hareketsizdir. Yaralanma olan tarafta Moro refleksi yoktur. Önkol ve eli tutan olgularda Grasp refleksi yoktur.

Obstetrikal brakial pleksus yaralanmasında konservatif tedavinin yetersiz kalacağının belirtileri şunlardır:
1. Hornersendromu
2. Dorsalskapular sinir tutulumu
3. Duyusal sinir tutulumu
4. 3. ayın sonunda dirsek fleksiyonunun olmaması

 Ayırıcı tanı: Klavikula kırığı, humerus kırığı, serebralpalsy, kord tümörleri ile yapılır.

Tedavi

Genellikle fizik tedavinin ağırlık kazandığı konservatif metodlarla tedavi edilir. Erb-Duchenne tipinde ebeveynlerin uyguladığı 2-3 dakika süren pasif germe egzersizleri. Klumpke tipinde el ve el bileği germe egzersizleri. Omuz bölgesine splint uygulamaları önerilmez.

  • Doğumu takiben etkilenmiş kolun 20 gün gövde üzerinde istirahati
  • Eklem hareketleri
  • Her iki elin birlikte çalıştığı aktiviteler
  • Aktif hareketleri arttırıcı gelişimsel aktiviteler
  • Ağırlık taşıma

 Hastalarda ilk iki haftada iyileşme görülmesi iyi prognoza işarettir. Tanıda manyetik resonans (MRI) incelemesi en iyi görüntüleme yöntemidir. Elektrodiagnostik inceleme ise yaralanma zamanı, derecesi, prognozu ve lokalizasyonu konusunda bilgi vermektedir.

Tedavi, egzersiz ve fizik tedavi uygulamaları ile başlar. Bazı brakial felçli çocuklarda elektriksel stimulasyon ve botulinum toksin injeksiyonu gibi girişimler iyileşmeye yardım edebilir.

Felçli hastalarda gerek bebeklik çağında gerekse erişkin yaşta eğer 3 ay içerisinde herhangi bir düzelme görülmediği takdirde cerrahi tedavi gerekmektedir. Sinirler üzerinde yapılacak cerrahi girişimde, boyun ve/veya koltuk altından yapılacak kesilerle brakial pleksusu oluşturan sinir demetlerine ulaşılır. Yeniden sinir onarımı yapılır. Onarılamayacak derecede yaralanmış sinirlerin tamiri için ise brakial pleksusu oluşturan sinir demetinde komşu bir sinirin buraya transferi veya vücudun başka bir yerinde az kullanılan bir sinirin buraya getirilmesi söz konusu olabilir. Bu tedavilerle geri dönmeyen felçlerde ise cerrahi olarak çalışan kasların çalışmayanların yerine nakledilmesi (Tendon transferi) ile kaybolan hareketlerin geri kazanılması mümkün olabilmektedir. Cerrahi yapılacak vakalarda ekip çalışması çok önemlidir. Ameliyat sonrasında da rehabilitasyon programı öncesinde olduğu gibi devam etmelidir.

Sağlıklı ve sağlıkla kalın..