Emine Girgin yazdı...
Ocak ayını seviyorum ama artık biraz da içim buruk diyebilirim. Eskiden daha mutlu girerdim yeni yaşıma ama şimdi o kadar hızlı geçiyor ki zaman ne ara 30 lu yaşlara geldim bilmiyorum. 32. Yaşımın gelişini kutlayacağım bu hafta. Şöyle bir arkama dönüp baktığımda her yaşımın bana neler kattığını gözlemledim de gerçekten iyi ki her şey iyisiyle kötüsüyle yaşandı.
O kadar olgunlaştım ki, o kadar yoğurdu ki hayat beni ama bu kadar olgunluğun yanı sıra size bir sır vereyim hala bir tarafım çocuk gibi. Bazen bir çocuk gibi deli dolu, bazen bir çocuk şımarıklığında çılgınca kahkahalara boğulan bir ben var içimde. Seviyorum da böyle bazen çocuklaşmayı. 32 yaşına gelmiş bir kadının hala balonlara âşık olduğunu, elma şekeri, pamuk şekeri sevdiğini, lunaparka bayıldığını, pembeden hoşlandığını söyleyebilirim. Hatta bazen yeniden çocuk olmayı çok istediğim bile olmuştur. Her şeye baştan başlamak, daha çok oyun oynamak, çamura bulanmak isterdim. Hiç derdimiz yokmuş o zamanlar. Bir de acele ederdim büyümek için. En çok 18 li yaşlarıma geldiğimde kendimi büyük bir kadın gibi hissederdim. Komik ama öyle. Ne varsa acele edecek. Büyümek öyle çokta güzel bir şey değilmiş. Eskiden büyükler derdi “tadını çıkar” diye. O zamanlar onları çok anlayamazdım. Şimdi anlıyorum ne demek istediklerini..
Ağlardım geçerdi bazı şeyler. Şimdi ağlasanız da geçmeyebiliyor mesela. Özür dilendiğinde affedilebilirdi masum olan her şey. Şuan bazı şeyler özürle de affedilemeyebiliyormuş. Hatta bazen ağlayamıyormuşsunuz bile. Kırıldığınız yer iyileşemeyebiliyormuş ya da daha zor oluyormuş bazen iyileşmek. Yediğiniz her darbeden gözleriniz dolmuş olsa da gülümseyebilmeyi başarıp ayağa kalkmakmış büyümek.
Bazen büyük büyük tepkilerinizin yerini sakinlik almasıymış. Daha az konuşmakmış, daha alttan alabilmekmiş olayları belki de olgunluk bilemiyorum. Hatta bazı şeylerde birilerini içimde affetmenin hafifliğini yaşadığımı da söyleyebilirim. Öyle veya böyle doğrusuyla yanlışıyla bu yaşımıza geliyoruz işte. Edinilen her tecrübeyi yanımıza kar düşünerek karşılıyoruz yeni yaşımızı.
Yine her tecrübemi yanıma kar bildiğim bir yıla girmiş bulunuyorum. Yepyeni bir yaşıma merhaba diyeceğim. Eskiden olsa “bunu bana neden yaptı?” diye karalar bağlayıp üzülüp dertlenen Emine’nin yerine şimdi “benim için doğru insan değilmiş” deyip önüne bakan bir Emine var. Ve bu yeni ben gerçekten çok güzel. Hiç kimseyle hiçbir kavgam olamaz. Bana yanlış mı yapıldı o insanın üstünü çizip geçen bir Emine var artık. Hiç takılı kalacak zamanım yok bakın su gibi akıp geçiyor zaman. Bana iyi gelenlerle, sevilmeye değer gördüklerimle, saygı sevgi çerçevesinde yıllarımı geçirmeyi istiyorum.
Hoş geldin 32. Yaşım;
Bu hafta kaç pastanın mumunu üflerim bilmiyorum sevenim çok ama her üfleyişimde tek bir dileğim olacak. Bir çok şey isterdim hayattan. Şimdi bana neyin iyi geldiğini anladım ve ben o tek bir dileğimi her gözümü kapattığımda ısrarla isteyeceğim.
Sevgili yeni yaşım bana neler katacaksın hiç bilmiyorum ama şunu çok iyi biliyorum. Seni bu yıl doya doya yaşayacağım.
O zaman şimdiden iyi ki doğdum diyeyim mi?
Sevgilerimle..